28 Nisan 2017 Cuma

Nisan ayı ve herşeye rağmen " umut " dolu bir yazı ...

Zamanın akışına  kendini bıraktığında , zaman seni bir hiç gibi yutup akıp götürüyor , bir akarsuyun üstüne düşen küçük bir yapraktan farkın yok , kontrol sende değil , tamamen akarsuda , nereye isterse seni oraya sürükleyebilir ve ne olduğunu, nereye gittiğini , başına ne geleceğini dahi  anlayamayabilirsin .
 
Bloga bakıncada fazla bir yazı yazmadığımı görüyorum , bu da bana yukarıdaki paragrafta ki durumu hissettiriyor ilk anda bu yazıya başlarken , ama sonra  aşağıdaki satırlar döküyor beyinden , parmak uçlarına , oradan klavye üzenden bu blog sayfasına  .  Bakalım nelermiş bunlar ?

Nisan Ayı " tercih" ayı
Ama yine de  tabi ki zaman boş geçmiyor şüphesiz .  Öncelikle  bu yılın Nisan ayı , ülkenin kaderi ve geleceği açısından önemli bir tercihin halk oyuna sunulduğu bir süreci kapsadı . Kritik oylama kritik sonuçlandı .  Tercih tartışmaya açık , daha da açık olan bu tercih neticesinde geleceğin nasıl kurgulanıp , nasıl şekilleneceği .  Umutvarız tabi her zaman , doğamız bize bu gücü veriyor " umut" .  Beklentimiz de  bir ulusu bir devleti ortaya çıkaran özelliklerin yok olmaması  .  Toplumu oluşturan tüm bireylerin ve çağdaş yaşamın tüm gereklerini kapsayacak ihtiyaçların ve beklentilerin deforme edilmeden geleceğe taşınması.  Siyasi güçlerle kişisel egoların içiçe geçmesiyle ortaya çıkabilecek güç dengesizliği ve serhoşluğunun oluşmaması .  Umarız gelecek başta çocuklarımız için daha güzel bir ve yaşanabilir bir dünya olabilecek şekilde  oluşturulabilsin . Bu süreçteki en önemli  duruş ve politikanın , önce kendine , sonra  topluma , sonra çevrene , komuşularına , sonrada dünyaya saygıdan geçer . Sonucunda da  " barışçıl" bir yaklaşımdan ...  Aksi olacak her türlü olumsuluktan tüm bu sürecin sorumluları veballeri üstlenmiş sayılacaklardır .

" TEOG " denilen bir muamma
TEOG denilen bir  tercih oyunu daha sonlandı bizim için bu nisan ayında .  Henüz ergenliğe yeni adım atmış çocuklarımızı  tam da bu çok önemli dönemde  , eğitim sürecinin en kritik noktası ile  geleceği belirleyecek önemli bir sınav silsilesi içerisine sokmanın bir eğitim programı , planlaması , kararı ve uygulaması olarak  " korkunç " olarak değerlendiriyorum .   Çocuk ve genç , bir toplumun geleceği demektir .  Geleceğini belirleyecek insan kitlesinin yaşamı sadece  okul ve sınav gibi dar bir kalıpla belirlenemez , gelecek bu şekilde güvence altına alınamaz .  Heleki adı geçen sınav ve çocukların dönemi bu sürecin külliyen hatalı olduğunu kanıtlar.  Son bir yılı başında doğası gereği kavak yelleri esen , aslında  temel ihtiyaçları ve beklledikleri destekler bambaşka olan bu çocukları   haftanın yedi günü ve belki günün  12-15 saat aralığını " ders , kurs,  sor , test , sınav "  kurgusu ile boğmak , belkide çocuğun gencin daha yola başlarken , ruhsal sakatlanmasına sebep oluyor .  Bu zor dönem ve tercih , başta çocuğu , sonra yakın cevresi ve ailesini , sonra  eğitimini , eğitim sistemini , okulunu , öğretmenlerini ve tüm yaşam alanını sakatlıyor .  Biz bu nisan bu dönemi  zorda olsa  , en azından çokça yıpranmadığımızı düşünerek ve umut ederek sonlandırdık . Yine de tüm olumsuzluklar rağmen bu anlada da geleceğe " Umutlu" bakıyoruz . Tüm TEOG gazisi öğrenci ve ailelerine geçmiş olsun diyorum .

Radyo yayınları ve müzik yazılarına devam
Radyo yayınları ( Rakınroll FM) bu nisan ayında  bir tık azalarak da olsa devam etti .   İnternet radyosunda  programlarımı spontan olarak  yayınlamaya devam ediyorum . Şüphesiz bu yayını  güncel müzik dünyasını yakından takip etmek ve de  gerçek anlamda konsantre olarak albüm ve sanatçı keşfetmek , müziği keyifle ve zevk alarak dinlemek , müzik adına  araştırma yapmak ve de  yazı yazmak  ( Blues Perişan Blog ) olarak kullanıyor olmak kişisel olarak bana  zaman nehrinde salınan bir yaprak olarak az da olsa yön belirlemede ve akışa tamamen teslim olmadan , kendimce birşeyler yapma fırsatı da sunuyor .   Yani  radyo , müzik ve de yazı da bir başka " umut"  benim için ...

Şimdi bir de  baharın çoşkusu ile  yavaş yavaş haşır neşir oluyoruz , yeşil erik , gelincik şurubu sezonunu da açıyoruz ki  , herşeye rağmen değmeyin keyfimize . Hele bir de  deniz sezonumuzu da açıp kendimizi soğuk sulara bıraktık mı , yılın yenileneme döngüsünü ve coşkusunu daha da hissedeceğiz ve de tamamlamış olacağız , bir yeniden doğuş gibi ...
 
Kalın sağlıcakla

Aylak Adam
Nisanın son günleri 2017